Halide Edip Adıvar, hem edebiyat tarihimizin hem de Milli Mücadele yıllarının önemli bir ismi olarak karşımıza çıkmaktadır. Türk edebiyatına kazandırdığı eserler onu edebiyat tarihinin önemli bir ismi yaparken Milli Mücadele döneminde de cephede ve bürokraside gösterdiği mücadele onu önemli isimlerden biri haline getirmiştir.
Hayatı
Halide Edip 1884 yılında Beşiktaş, İstanbul’da hayat gözlerini açmıştır. Küçük yaşta annesini kaybeden Halide Edip, eğitim hayatına evde özel dersler alarak bir süre devam etmiştir. 7 yaşında, yaşını büyüterek Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ne başladıysa da bir öğrencinin jurnalciliği sebebiyle II. Abdulhamit iradesiyle okuldan uzaklaştırılmıştır. Daha sonra evindeki özel derslerde İngilizce öğrenmiş, ilk çeviri kitabını da bu dönemde hazırlamıştır. Bu çevirisinin ardından Üsküdar Amerikan Kız Koleji’ne geri dönerek bu okuldan lisans derecesi alan ilk Müslüman kadın öğrenci olmuştur.
Yazarlık Dünyasına Girişi
Halide Edip’in yazarlık dünyasına girişi II. Meşrutiyet dönemiyle olmuştur. 1908 yılında Halide Edip, gazetelerde kadın haklarıyla ilgili yazılar yazmaya başlamıştır. O zamanlar yazılarında eşinin soyismi sebebiyle Halide Salih imzasını kullanmış, bu imzayla kadın haklarıyla ilgili yazılar yazmıştır. Bu yazıları sebebiyle öldürülmekten korktuğu için iki oğluyla Mısır’a gittikten sonra burada önemli fikir insanlarıyla da tanışmıştır.
Türkiye’ye geri döndüğünde ise siyasi içerikleriyle birlikte edebi içeriklerde yazmaya başlamıştır. Eşinden boşandığı 1910 yılında Halide Edip imzasıyla yayımladığı Seviyye Talip isimli romanı, bir kadının kocasını terk edip sevdiği erkekle yaşayışını anlatması sebebiyle feminist bir roman olarak adlandırılmıştır ve birçok eleştiriye maruz kalmıştır.
Milli Mücadele Yılları
Milli Mücadele yıllarında Halide Edip, özellikle İzmir’in işgalinden sonra oldukça önemli bir isim haline gelmiştir. İyi bir hitabetçi olan Halide Edip’in özellikle Sultanhmet mitingindeki konuşması halkı etkilemiştir. Bu konuşma bugün bile belleklerdeki yerini korumaktadır.
Halide Edip, Kurtuluş Savaşı sonrası İngiltere’ye gitmiştir. İngiltere ve ABD’de çeşitli konferanslar vermiştir. 1939 yılında İstanbul’a dönerek bağımsız milletvekili olarak görev almış, istifasından sonra da İstanbul Üniversitesi bünyesinde görev almaya devam etmiştir. 80 yaşında böbrek yetmezliğinden vefat etmiştir.