Gündem

Uygurlar, Çin zulmünü dünyaya duyurmaya çalışıyorlar

Çin hükümeti tarafından Uygur Türkleri’nin büyük baskı altında olduğunu söyleyen İparhan Uygur, “gençler ve çocuklar sistematik bir şekilde asimile ediliyor. Her hafta onlarca insan yerlerinden edilerek Çin’in başka bölgelerine göneriliyor. Bir daha bu insanlardan haber alınamıyor. Zorla inançları ve dilleri değiştirilmeye çalışılıyor” diyerek Türk ve dünya müslümanlarından yardım etmelerini istedi.Zorla domuz başı yediriyorlarİparhan Uygur, konuşmasınını şöyle sürdürdü: “Helalden tamamen koparılarak, haram yiyecekler, bunlar domuz başı ve alkol olmak üzere teşvik edilmekte hatta zorlanmakta. Çince bilmeyen insanlara zorla Çince öğretilmekte öğrenmek istemeyenlere sistematik cezalar uygulanmakta. Özellikle kreşlerdeki çocuklara çok kötü muamleleler yapılmakta. Bir yatakta en az üç çocuk yatırılmakta, hijyen konularına kesinlikle dikkat edilmemkte. Bu kreşlerdeki öğretmenlerin tamamı Çinli olduğu için asimilasyon genç ve çocuklar üzerinden çok etkili bir şekilde yapılıyor” diye anlattı. Öte yandan İperhan konuşmasının devamında, “ eğitim diye bize dayatılan bu durum aslında bir ulusu tamamen yok etmek için planın ta kendisidir” dedi.Dünyaya yalan söylüyorlarÇinli yetkillilerin dünya kamuoyuna yağmış oldukları açıklamarı da külliyen yalan olduğunu söyleyen İparhan Uygur, bunların tamamemn bir algı çalışması olduğunu iddia etti. Olan biten tüm olayların dünyadan saklanması için kurnazca planın bir parçası olduğunu söyleyen İparhan Uygur, “yaptıkları bu zulümleri süslü yalanlarla dünyaya şirin görünmeye çalışıyorlar. Süslü yalanlar, kurnazlıklar Çin’in profesyonel alanıdır” diyerek sözünü sürdürdü. Zengin Uygurların mallarına el konulduKöylerde yaşam kalmadığını söyleyen İparhan Uygur, zenginlerin de tüm mallarına el konulduğunu, bu paralarla bölgede görev yapan polislerin maaşlarının ödendiğini iddia etti. Asla Türkiye'ye gelmemizi istemiyorlarEğitim hayatını ilerletmek ve geleceğini güzel temeller üzerine oturmak adına Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye okumaya gelen Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) İlahiyat Fakültesi öğrencisi Uygur Türkü İparhan Uygur, Çin’in Doğu Türkistan’daki Uygur Türklerine yönelik zulmünü göstermek için konuşmasına şu şekilde devam etti: “Eğitim amaçlı Türkiye gelmeden once pasaport için Çin makamlarına baş vurdum. Zorda olsa pasaportumu verdilke. Türkiye’ye gideceğimi öğrendiklerinde beni sorguya çektiler. Onlar kesinlikle hiçbir Uygur Türkü’nün Türkiye'ye gelmesini kesinlikle istemiyorlar. Çünkü buraya gelen her Uygur kendi soylarını öğreniyor, burada okuyup aydınlanıyor, yapılan zulmü dünyaya anlatmamızdan korkuyorlar" diyerek sözünü sürdürdü. "İki kez memleketime döndüm. Hemen Çinli yetkililer beni sorguya çektiler, Sürekli aynı şeyleri sorarak bir açık yakalamaya çalıştılar. Kendimi şanslı olanlardan görüyorum. Çünkü bir çok arkadaşım ya tutuklandı ya da tekrar Türkiye'ye gelmelerine izin verilmedi" dedi. "Babam tutuklandı, annemden haber alamıyorum"Memleketine döndükten sonra bir ay içerisinde dört kez sorgulanan İparhan Uygur, "en son karakola gittiğimde telefonuma polis el koydu. Anladım ki işler kötüye gidiyor, hemen Türkiye'ye geri döndüm. Bu arada babamı tutukladıklarını öğrendim. Fakat annemin akibetinden haberim yok" dedi. Ayrıca "Doğu Türkistan'da sosyal medya olmadığından ailemle haberleşmek çok zor. Yalnızca Çin'in bir uygulaması var onu da kullanmak çok tehlikeli, çünkü o uygulama bizi takip edebilmek için yapıldı" diye devam etti. "Akrabalarımın hepsi beni telefonlarından sildi"Çin hükümetinin baskıcı uygulamalarından korktukları için kendisini telefonlarından silen akrabalarının hiçbirinden haber alamadığını söyleyen İparhan, Türk yetkililerden bu konuda yardım etmelerini istedi. Annesinin 2018'de gönderdiği ses kaydından başka bir haber olmadığını söyleyen İparhan, kampa gidip gitmediğini bilmediğini söyledi. “DOĞU TÜRKİSTAN İÇİN KİMSE SESSİZ KALMASIN”Doğu Türkistan için hiç kimsenin sessiz kalmamasını isteyen Uygur, son olarak sözlerine şunları ekledi: “Şuanda orada sosyal medya yasağı olduğu için sadece Çin'in kendi uygulaması çalışıyor orada. Dolayısıyla oradaki halk tamamıyla şuan yurtdışından herhangi bir irtibat kuramıyor veyahut yurtdışındakilerde oraya irtibat sağlayamıyor. Kendi uygulamalarını da yasakladılar. Oranın mesela WeChat uygulaması var Biz oradan en azından ailemizin sesini duyabiliyorduk. Daha sonra onu da yasakladıkları için şu anda 2 yıldır kimse konuşamıyor. Durum şu anda çok vahim. Tamamen bir soykırım söz konusu. O kamplarda insanlar işkence çekerek ölüyor. Hasta olduklarında hastaneye gitmek bile yasak. O kampın içerisinde en temel ihtiyacınız bile yasak. Günde bir öğün yemek veriliyor. Maalesef ki şu anda haram yedirilmeye çalışılıyor. Orada domuz eti zorla yedirilmeye çalışılıyor. İnsanların beynini uyuşturmak adına bir takım iğneler vuruluyor. Kamplarda olan tüm bu işkenceleri Çin dünyaya hiçbir şey olmamış gibi gösteriyor. Çin bütün dünyaya yalan söylüyor ve inkâr ediyor. O kamplarda eğitim veriliyor diye haberler yaptırmaya başladılar. Dolayısıyla biz şu anda kendimizi ne kadar savunsak ta sürekli Çinlilerin daha güçlü çalışmalarından dolayı Doğu Türkistan zulmünün gerçekleri ortaya bir türlü çıkmıyor. Çin’de insanlık suçu işleniyor. Ben herkesin insan gözüyle bakmasını istiyoruz. Bizim kökümüz bir, atamız her şeyimizle biriz. Burada bir kedi dahi ölse ayağa kalkabiliyorken Doğu Türkistan’daki insanlar o kampta can çekişiyor. Bu zulme insanların duyarsız kalması Müslümanlığa yakışmaz. Lütfen kimse Doğu Türkistan için sessiz kalmasın.”